logo

EĞİTİM SOS VERİYOR


Yaşar Geler
yasargeler@hotmail.com

Beş eylülden beri başlayan eğitim yılı yaklaşık bir ay geçmiş olmasına rağmen hâlâ sıkıntılarını çözmüş değil. Gün geçmiyor ki bir vatandaş arayıp da “çocuğuma okul kıyafeti alamadım, kırtasiye malzemelerini alamadım, çocuğum okula gitmek istemiyor”demesin.

Yukarıda giriş yaptığım konu, ilkokulundan ortaokuluna, lisesinden üniversitesine kadar her kademeyi ilgilendiriyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi, “Millet,fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş durumda.”İlkokullarda ihtiyaç sahibi onlarca aile ve çocuk, orta okullarda yine aynı, liselerde bile farklı değil. Hatta üniversite öğrencileri burs ya da destek alma konusunda yalvar yakar durumda. Hatta işe girecek bir üniversite mezunu genç bile bulunduğu şehirden İstanbul’a gelebilmek için otobüs biletine muhtaç durumda.

Çeşitli hayırseverlerin desteğiyle bu öğrenci kıyafet ve kırtasiye ihtiyaçlarını kişisel olarak ya da dernekler aracılığıyla çözmeye çalışılıyor ve çözülüyor. Ne güzeldi bir zamanlar kara önlükler ve beyaz yakalarla okula gitmek. Bir önlük bir yakayla bir yıl geçilirdi. Şimdi ise, her okul kendi inisiyatifini kullanarak kıyafet tercihlerinde bulunuyor. Tercihlerini de herhangi bir giyim mağazasına havale ederek, iddia o ki okullara az da olsa bir kaynak yaratma çabasında oluyorlar. İyi, güzel de ortalama yüz elli iki yüz lira aralığında bulunan pantolon, etek, tişört, ayakkabı, gömlek gibi okul kıyafetlerini alabilme gücüne kaç veli sahip. Madem devlette her kademede kılık kıyafet engeli ortadan kaldırıldı.

Serbest kıyafet uygulaması her kademede geçerli de öğrenci kıyafetlerinde neden hâlâ geçerli değil?

Öğrenciler neden istedikleri kıyafetlerle okula gelemiyorlar?

Öğretmen her istediğini giyebiliyor da öğrenci neden giyemiyor?

Tanınmasını istiyorsak okul önlüğü uygulamasına geçip de daha az masraflı bir seçenek neden uygulanmıyor?

Ayrıca, anayasada hükmedildiği gibi; “İlköğretim, ilköğrenim çağına gelmiş çocuklar için okullarda zorunlu ve parasızdır.” E o halde neden her çocuğun okul forması, kırtasiyesi, kitabı ve araç-gereci devlet tarafından karşılanmıyor?

Hiç gereği yokken okullarda neden hâlâ kaynak ders araç-gerecine ihtiyaç duyuluyor?

Ders kitapları yetersizse, neden ders kitaplarının iyileştirilmesi çalışması yapılmıyor da kaynak kitaplara ihtiyaç duyuluyor?

O, kaynak ders araç gereçlerinin dağıtımı yerine en azından ihtiyaç sahibi öğrencilere kıyafet ve kırtasiyeleri verilemez mi?

Hatta, okullarda tam gün eğitim yapıldığı da ortadayken o harcamaların yerine öncelikle ders kitaplarının içerikleri iyileştirilerek, kaynak kitaplara yapılan harcamaların yerine yine ihtiyaç sahibi çocuklara hatta tüm öğrencilere bir öğünlük öğlen yemeği verilemez mi?

Hala okullarda öğretmen seçimi ya da okul seçimi yapma isteklerinin karşılanması için zorunlu bağış uygulaması yöntemlerinin var olduğu bilgileri ortadayken, adrese dayalı kayıt sisteminin ne işe yaradığını sormak gerekmez mi? Adrese dayalı kayıt sistemi doğru uygulanıyor ise, özellikle büyük şehirlerde okul kapılarında onlarca servis aracının ne işi var?

Okulların, çalışanlarının maaşlarının verilmesi bile Okul Aile Birliklerine havale edilmişken, Okul Aile Birliklerinin bu parayı nereden ve nasıl bulacağı vahim bir durum değil midir?

Okulların temizlik malzemeleri ihtiyaçlarının karşılanması, okulların kırtasiye vb. türden ihtiyaçlarının karşılanması neden eğitim bütçesinden karşılanmaz? Okul yöneticileri, okulların ihtiyaç duydukları harcamaları nereden ve nasıl karşılayacaklar? Bir yandan zorla bağış almayın derken bir yandan devlet katkısı sağlanmazsa okullar giderlerini nasıl ve nereden karşılayacaklar?

Bu türden birçok soru ve sorun daha da sıralanabilir. Demek ki eğitim sistemi SOS veriyor. O halde Milli Eğitim Bakanlığı’nın asıl görevi öncelikle anayasada ifadesini bulan “İlköğretim zorunlu ve parasızdır.” Maddesini uygulayabilmek için çözüm arama ve çözüm üretme olmalıdır. Bunu sağladığımız anda eğitimde fırsat eşitliğini sağlamış olacağız.

Öncelikle her paydaşın içinde yer alacağı Eğitim Şurası’nı toplamalı ve özellikle bizzat uygulama içerisinde yer alan öğretmenlerin ve sendikaların görüş ve düşüncelerini alarak eğitime yön verilmelidir.

Yaşar GELER

Paylaşın:
Etiketler: » » »
Share
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Yüksek Seçim Kurulu Ataşehir’de Başkanlık İçin Yarışacak Adayları Açıkladı

    06 Mart 2024 Ataşehir, Ataşehir Belediyesi, Gündem, Köşe Yazıları, Manşet, Siyaset, Son Dakika, Üst Manşet

    Yüksek Seçim Kurulu (YSK) 31 Mart 2024 Pazar günü yapılacak olan Yerel Seçimlerde Ataşehir Belediye Başkan adaylığı başvurusu kabul edilen isimleri açıkladı. Recep Kenan / itvhaber.com 31 Mart 2024 Yerel Seçimlerinde Ataşehir Belediye Başkan adaylığı başvurusu yapanlardan Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından adaylığı kabul edilen isimleri açıkladı. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından yapılan açıklamada, 31 Mart yerel seçimleri Ataşehir Belediye Başkan adaylığı kesinleşen isimler ilan edildi. ATAŞEHİR’DE 1 BAĞIMSIZ 19 ADAY SANDIK Y...
  • ‘CHP İstanbul İlçe Başkan Adayları Netleşiyor’ mu?

    17 Aralık 2023 Köşe Yazıları

    Önceki gün toplanan CHP Parti Meclisi (PM) toplantısında belirlenen 4 Büyükşehir Başkan adayı ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı da açıklandı. Recep Kenan / itvhaber.com CHP Parti Sözcüsü Deniz Yücel tarafından CHP Parti Meclisi (PM) toplantısının ardından yapılan açıklamada, 4’ü Büyükşehir, 6 il ile birlikte 227 seçim bölgesinin belediye başkan adayının belirlendiği kaydedildi. CHP’nin 31 Mart 2024 yerel seçimleri belediye başkan adaylarının bir bölümünün ay sonuna kadar, kalan adaylıkların ise; anket, eğilim yoklaması ya ...
  • SEN ÖLMEDİN Kİ!

    09 Kasım 2023 Köşe Yazıları

    Yıl bin dokuz yüz otuz sekiz. Kasım’ın onu. Hatta saat dokuzu beş geçiyor. Dolmabahçe’deve ülkede matem havası. Bedenen bitmiş bir yaşam süreci ama fikren bitmemiş ve hiç tebitmeyecek bir zaman süreci. Çünkü, bir söylevinde şöyle diyordu Gazi Mustafa Kemal Atatürk;“Benim naçiz vücudum bir gün toprak olacaktır fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebetyaşayacaktır.” Başka bir söylevinde de “Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demekdeğildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir.” İşte bu söylevlerine ...
  • YÜZÜNCÜ YILINDA CUMHURİYET

    28 Ekim 2023 Köşe Yazıları

    Yıl bin dokuz yüz yirmi üç hem de yirmi dokuz ekim. Hatta bir gün öncesi, yirmi sekiz ekimde. Gazi Mustafa Kemal devleti yönetecek kadrolarıyla meclis kürsüsünde “Efendiler, yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz.” Tüm meclis olağanüstü bir refleksle alkış tufanına boğulur. Neden mi? Tabi ki, yıllar süren esaret. Özgürlüğe susamışlık. Tek adamlık ve işgalden kurtulmak. Demokrasiye geçmek. Halkın egemenliği. Ve nihayet 29 Ekim’de Cumhuriyet ilan ediliyor.  Demokrasiye geçiliyor. Tek adamlıktan kurtulunuyor. Halkın iktidarı gerç...