logo

NECDET ÖZEL’DEN ‘15 TEMMUZ DARBE’ İTİRAFI

NECDET ÖZEL’DEN ‘15 TEMMUZ DARBE’ İTİRAFI

ozelGenelkurmay eski başkanı Necdet Özel, 15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili konuştu: “Yüreğim yanıyor, ömrüm oldukça da yanacak, ben artık böyle yaşayacağım.”

Necdet Özel İtiraf Etti

Eski Genelkurmay başkanı Necdet Özel’den tarihi 15 Temmuz ‘itirafları’ Necdet Özel: Yüreğim yanıyor, ömrüm oldukça da yanacak, ben artık…

Eski Genelkurmay başkanı Necdet Özel’den tarihi 15 Temmuz ‘itirafları’

Necdet Özel: Yüreğim yanıyor, ömrüm oldukça da yanacak, ben artık böyle bir yürekle yaşayacağım. Ergenekon ve Balyoz’dan mağdur olan arkadaşlarım için üzüntüm çok büyük, vicdanımda bir sızı olarak kaldı. Birçoğu komutanlık görevini üstlenecek tecrübe ve donanıma sahipti. Benim için en önemli şey vicdan artı hukuktur. Hukuku izledik ama vicdanım sızlıyor.

15 Temmuz darbe girişiminin ardından en çok konuşulan isimlerinden olan bir önceki Genelkurmay Başkanı Necdet Özel çarpıcı açıklamalarda bulundu. ’15 Temmuz ve kumpas mağdurlarına ilişkin bir soruya’ ‘Yüreğim yanıyor vicdanım sızlıyor’ diye yanıt veren Özel “Benim için en önemli şey vicdan artı hukuktur. Hukuku izledik ama vicdanım sızlıyor” dedi. İşte Hürriyet’ten Fikret Bila’ya konuşan Özel’in tarihe geçecek açıklamalarından öne çıkan bölümler;

-Ben hep vicdan ve hukuka bakarım. Görevimi de hep bu ölçülerle yapmaya çalıştım. Yoğurdu hep üfleyerek yedim. Hukuka çok özen gösterdim. Vicdanımı hep sorguladım. 15 Temmuz’da yaşadıklarımızı düşününce şunu diyorum: Asker-sivil sorumlu makamlarda oturanlar olarak hepimizin milletten özür dilememiz gerekiyor. Sayın Cumhurbaşkanı ve ben diledim ama yetmez, herkesin dilemesi gerekir. Millet hepimizi affetsin. Ne kadar hukuka uygun davranmış olursak olalım, eğer TSK’dan böyle bir hareket çıkmış ve bunları yaşamışsak, hepimizin sorumluluğu var demektir. Dürüstlük benim için çok önemlidir. Ben hep dürüst oldum. Bu olaydan sonra yüreğim yanıyor. Ömrüm oldukça da yanacak. Ben bundan sonra böyle bir yürekle yaşayacağım.

KUMPAS MAĞDURLARINA İLİŞKİN

-Ergenekon ve Balyoz’dan mağdur olan arkadaşlarım için üzüntüm çok büyük, vicdanımda bir sızı olarak kaldı. Birçoğu komutanlık görevini üstlenecek tecrübe ve donanıma sahipti. Benim için en önemli şey vicdan artı hukuktur. Hukuku izledik ama vicdanım sızlıyor.

FETÖCÜ SUBAYLARIN TERFİSİNE İLİŞKİN

-TSK personeli hakkında gelen ihbar ve iddiaların kaydedildiği bir İstihbarat Ceridesi var. Bu Ceride’de gelen ihbar ve bu ihbarla ilgili ne yapıldığı tek tek kaydedilmiş durumda. Bu kayıtlara göre TSK 1984 yılından beri haklarında Fetullahçı diye ihbar gelen tüm askeri personeli incelemiş görünüyor. Bu durum hakkında Milli Güvenlik Kurulu bilgilendirilmiş. 1984-2009 arasında 1.758 subay-astsubay hakkında ihbar yapılmış. Bunların 1.721’i incelenmiş. Gelen raporlara göre işlem yapılmış. Bu dönemde toplam 1.541 personel ihraç edilmiş, bunlardan 400’ünün ihraç nedeni Fetullahçı olmaları. 2011-2014 döneminde toplam 1.483 askeri personel çeşitli nedenlerle ihraç edilmiş, çoğunluğunun gerekçesi disiplin suçları. Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) faaliyetleri 8-9 ay süren bir faaliyettir. Hazırlıklar her yılın ocak ayında başlar. Genelkurmay İkinci Başkanlığı general ve amirallere anket formları gönderir. Albaylara da kendi devreleri için anket formları gönderilir. Onlar devre arkadaşları için general ve amiral olmalarını düşündükleri bir liste yaparlar. Sonra anket sonuçları Genelkurmay’a gelir. Sonra ikinci anket yapılır. Ben bu süreçlere hiç müdahil olmadım, listeler önüme gelinceye kadar müdahale etmedim. Kendime göre demokratım. Ayrıca terfi edilecek kadrolar da bellidir. Yani kontenjanlar bellidir, terfi için der uzatmalar için de. Bu sayıları aşamazsınız. Terfiler üç ölçüye göre yapılır: Görev ihtiyacı, yeterlilik (sicil) ve komutanların tercihlerine göre oluşan liste sıralaması. Anketler geldikten sonra orgeneral ve oramirallere tekrar gönderilir. Onlardan gelen sonuçlar Genelkurmay’a ulaşınca, bu kez ayrı ayrı kuvvet komutanlarına kendi kuvvetlerindeki liste gönderilir, tekrar görüşleri alınır.  Bütün bu aşamalardan sonra terfi listesi YAŞ’tan önce oluşur. Bu kez ben bu listeleri alıp Başbakan’a giderim. Başbakan da listeye bakar, gerek görürse değişiklikler yapar. Ondan sonra da onay verir. Ben onay verilmiş listeyle YAŞ toplantısına giderim. Yani kararlar anlattığım prosedür sonunda ortak alınan kararlardır. Darbe girişimine katılan FETÖ’cü oldukları anlaşılanların terfileri de bu prosedürle yapılmıştır.

-Haklarında bir ihbar veya iddia olmamış. Olsa mutlaka incelenirdi. Dosyaları da temiz, parlak siciller, ayrıca istihbarat raporları da temiz gelmişse, artık sizin yapacağınız bir şey yok demektir. Demek ki kendilerini çok iyi gizlemişler. Çünkü araştırma yapılırken etraftan da bilgi toplanır, ailelerine dahi bakılır, istihbarat toplanır. Terfi edenlerin dosyaları ve istihbarat raporları temizdir ve haklarında bir ihbar yapılmamıştır ki terfi edebilmişler. Sistem böyle işler. Terfi etmesine rağmen sonradan böyle bir durum tespit edilirse yine ilişiği kesilir. 2012’den bu tarafa YAŞ’ta ihraç yapılmıyor artık, onun yerine benim önerdiğim disiplin kurullarında durumları görüşülüyor ve ihraç bu kurullar marifetiyle yapılıyor. Necdet Özel siyasi iradenin onayı olmadan hiçbir listeyi veya konuyu YAŞ gündemine almamıştır.

KORUMALARIM DARBECİLERLE ÇATIŞTI

Necdet Özel 15 Temmuz gecesi yaşadıklarını ise şu sözlerle anlattı “O saatlerde ben televizyonda bir spor programı izliyordum. Kamuran Hanım (eşi) vitray ile ilgileniyor bir süredir. Yine vitray yapıyordu. O sırada bir akrabam Kamuran Hanım’ı aramış ve ‘Köprüyü askerler kesti, bir olağanüstülük var’ demiş. O da gelip bana söyledi. Ben ilk anda bir terör ihbarı vardır, tedbir alıyorlardır diye düşündüm. O anda Cemil Çiçek Bey aradı, ‘Bir askeri hareketlilik var’ dedi. Arkasından Numan Kurtulmuş Bey aradı, ‘Biz Başbakanlık’tayız, uçaklar alçaktan uçuyor, bir bilginiz var mı’ dedi. Ardından da Başbakan Binali Yıldırım Bey aradı. Biz uzakta oturduğumuz için uçak seslerini duymuyorduk. Bir olağanüstülük olduğunu anladım. Önce Genelkurmay Başkanı’nı aradım, yanıt yok. 2. Başkan’ı aradım, yok. İlhan Talu Paşa’yı aradım, yok. İstihbarat Başkanı’nı bulabildim, o da ‘Yeni geldim, Esenboğa’dayım, trafik kesik komutanım’ dedi. Birinci Ordu Komutanı Ümit Dündar Paşa’yı buldum. Çok eskiden tanırım. Kurmay yüzbaşılığından beri tanırım. Ona cesaret verdim, hemen televizyona çıkmasını tavsiye ettim. Ümit Paşa’ya kolordu komutanlarının durumunu sordum. ‘İkinci Kolordu ve Beşinci Kolordu komutanları sağlam, Üçüncü Kolordu Komutanı izinde’ dedi. Ümit Paşa’nın ve diğer bazı komutanların televizyona çıkıp konuşmaları çok etkili oldu kanımca. Ben komutanların Akıncı Üssü’nde olduklarını bilmiyorum tabii, belki sığınaktadırlar diye düşünüyorum. İsmet Yılmaz Bey’le birkaç kez görüştüm. Hemen benim korumalarım da geldi. Bana burada kalmayın, güvenli bir yere geçelim dediler, geçtik. Sonra korumalarım da Özel Kuvvetler’e gittiler ve oradaki darbecilerle çatıştılar, arkadaşlarına yardım ettiler. Tabii hadiseyi izleyince yüreğim yandı.”

Paylaşın:
Etiketler: » » » » » » » » » »
#

SENDE YORUM YAZ