logo

TÜRKİYE’NİN TALİHSİZLİĞİ SPORLA İLİŞKİSİZ YÖNETİCİLER

TÜRKİYE’NİN TALİHSİZLİĞİ SPORLA İLİŞKİSİZ YÖNETİCİLER

Ataşehir Kent Konseyi’nin düzenlediği kadın ve engellilerin sporda yerininde ele alındığı “Eşit, adil ve herkes için spor” paneli Mustafa Saffet Kültür Merkezi’nde yapıldı.

Türkiye Spor Yazarları Derneği Başkanı ve Cumhuriyet Gazetesi Spor Müdürü Arif Kızılyalın’ın moderatörlüğünde yapılan panele konuşmacı olarak, Okan Üniversitesi Spor Yöneticiliği Bölüm Başkanı ve Türkiyenin FİFA kokartlı ilk kadın hakemi Doç. Dr. Lale Orta, Türkiye Milli Paralimpik Komitesi Başkanı ve Türkiye Engelliler Spor Yardım ve Eğitim Vakfı Başkanı Yavuz Kocaömer ve Türkiye Milli Paralimpik Komitesi Hukuk Kurulu Bakanı Av. Mert Yaşar katıldılar.

Çok sayıda katılımcının izlediği panelde Ataşehir Kent Konseyi yöneticileri yanı sıra CHP İl Spor Komisyonu Başkan Vekili ve eski Amatör Spor Kulüpleri Birliği Genel Sekreteri Abdullah Kaya, Tüm Hakemler Derneği Başkanı Hasan Kahveci ve yönetim kurulu üyesi Özgür İnce, Türk Spor Adamları Derneği yönetiminden Yahya Diker, CHP Ataşehir ilçe yöneticisi Celal Yalçın yer aldılar.

Sporun bir toplumun gelişmişlik düzeyini ortaya koyan kriterlerden biri olduğuna işaret eden Ataşehir Kent Konseyi Başkanı Turan Dolu, açılış konuşmasında; “Spordaki başarılar ülkemizi diğer ülkeler arasındaki sıralamada bir yere yerleştiriyor. Ülke olarak sağlayacağınız başarı çeşitli spor dallarının toplumda yaygınlığı ve gelişmişliği ile yakından ilgilidir. Spor aynı zamanda sağlığımızın, yaşam kalitemizin, ruhen ve bedenen gelişimimizin bir aracıdır. Çocuklara, gençlere, kadınlara, engellilere, kısaca tüm topluma spor yapma imkânlarının sağlanmasıyla beraber, spor kültürünün de topluma kazandırılması gerekli. Bu ve benzer etkinliklerin bu kültürün gelişmesinde katkı sağlayacağını umuyorum.” dedi.

Hukukun önemine dikkat çeken Dolu, “Hukuk kurallarının herkese eşit mesafede, toplum vicdanına uygun olması gerekir. Bu yaşadığımız toplumda herkesin güvencesidir. Hukukun olmadığı yerde irade topluma değil başkalarına aittir. Bunun için hukuk ve bu hukukun çerçevesini çizen anayasa o toplumu bir arada tutan bir tutkaldır. Yeri gelmişken toplumun bir kesiminin değil toplumun tamamına yakınının uzlaşısı ile oluşmuş, sadece çoğunluğun değil azınlıkların da haklarını güvence altına alan ve kişilerin değil hukukun üstünlüğünü temel alan bir anayasaya duyduğumuz özlemi de vurgulamak isterim” diyerek sözlerini tamamlayıp, konuşmacıları sahneye davet etti.

Panelin moderatörü Arif Kızılyalın “Eşit, adil ve herkes için spor” başlığına dikkat çekerek izleyici olmanın ötesinde aktif sporun önemine vurgu yaptı.

Lale Orta “Spor ve Kadın” başlıklı konuşmasına “Atatürk’ün kurduğu çağdaş bir ülkede, spor yapan bir kadın olarak ona çok şey borçlu olduğumu düşünüyorum” diyerek başladı. 1926 yılında İstanbul Kız Öğretmen Okulu bünyesinde açılan Beden Terbiyesi kursuna başlayan 20 kız öğrenci ile başlayan Türk kadın sporcularının tarihini anlattığı konuşmasında “kadını evde çocuk doğuran bir varlık olarak gören zihniyetten kurtulduğumuzda kadının her alanda olduğu gibi sporda da önemli başarılara imza attığını görüyoruz” dedi.

İlk kadın futbol takımı Dostlukspor’da oynadığını, 1985 yılında futbol antrenörlüğüne başladığını ve Türkiye’nin ilk FİFA kokartlı kadın hakemi olduğunu belirten Orta, çeşitli federasyonlarda lisanslı spor yapan kadınların oranlarını değerlendirdi.

80 milyon nüfusa yaklaşmış bir ülkede toplam 3,5 milyon lisanslı sporcu olduğunu, her bin kadından üçünün aktif spor yaptığını belirten Orta, “insan ırkı iki kanatlı bir kuştur. Bir kanadı erkek, bir kanadı kadın. İki kanadı eşit olmadıkça insan ırkı uçamayacaktır.” diyerek konuşmasını tamamladı.

“Benim gibi engelli olmayan biri neden 20 yıldır engellilerin spor yapmasıyla ilgilenir?” sorusu ile konuşmasına başlayan Yavuz Kocaömer, konuşmasında şu ifadelere yer verdi; “Bunun nedeni yatağa bağlı yaşayan ancak çok zeki bir ağabeyimin olmasıdır. Ağabeyim nedeniyle çok kısa bir çocukluk yaşadım, onun yaşadıklarına tanık oldukça engellilerin toplumda daha iyi bir yere sahip olmaları için mücadele etmeye karar verdim. Hayatım boyunca da engellilere ve spora çarpık bir zihniyetle yaklaşan yönetici ve karar vericilerle mücadele ettim.” diyerek başladı. Türkiye’de engelli sporunu yaygınlaştırmaya çalıştıklarını belirten Kocaömer sözlerine şöyle devam etti: “Engelliler 4 ana gruba ayrılır. İşitme, görme, bedensel ve zihinsel engelliler. Zihinsel engelliler de IQ’su %70’in altında ve üstünde olanlar olarak ikiye ayrılır. İlk özel olimpiyatlar Kenedy ailesinin zihinsel engelli bir bireyi nedeniyle başladı ve önemli mesafeler kat ederek bugüne geldi. Türkiye’de ise engelli sporu federasyonu 1990 da kuruldu.” Bugüne kadar 7 tane spor bakanıyla çalıştığını belirten Kocaömer, Türkiye’nin talihsizliğinin sporla ilişkisi olmayan bakan ve yöneticilerin göreve gelmesi olduğunu söyledi. “ Dr. Hans Joschim Trawinski 1998 yılında ilk defa ülkemize gelip, birkaç tekerlekli sandalye basketbol lig maçımızı izledikten sonra, “Burası benim artık ikinci vatanım, buradaki engelli sporcular öğrenmeye aç, Almanya’dakiler şımarmışlar” diyen, zamanında Dünya’nın en iyi tekerlekli sandalye basketbol hocalarından biri. Almanya’daki Oldenburg Üniversitesi’nde kürsü sahibi.17 Ağustos 1999 Sakarya depreminden, bir gün önce Sakarya’da yaptığımız 4. antrenör seminerinde yine beraberdik. Yanında 28 yaşındaki Jantke Vogt isimli asistanı da vardı ve Elmas Oteli’nde kalıyorlardı.16 Ağustos günü, ben bir anlaşmazlık dolayısıyla Sakarya’dan akşamüzeri ayrıldım. Gece o büyük depremde Dr. Trawinski’yi ve asistanını kaybettik. Ondan sonra da, Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu ve Türkiye Engelliler Spor Yardım ve Eğitim Vakfı olarak, her iki senede bir, Uluslararası Dr. Trawinski Tekerlekli Sandalye Basketbol Turnuvası’nı organize ettik.”

1999’da bakanla tartışınca Engelli Federasyonu Başkanlığı’ndan ayrılarak gazeteciliğe başladığını ve TESYEV’i kurduklarını belirten Kocaömer sözlerini şöyle tamamladı; “Olimpiyat oyunları yapacak bir ülke, aynı yıl içinde paralimpik olimpiyatlarını yapmak zorunda. Uluslararası Olimpiyat Komitesi, olimpiyat adayı ülkenin paralimpik komitesine sorarak olimpiyat yapılacak ülkeyi belirler. Türkiye mevzuatları ve yöneticilerinin basiretsizliği nedeniyle çok şey kaybediyor. Ancak özel çabalarımızla Türkiye’de engelli sporunu bir seviyeye getirdik ve Türkiye Milli Paralimpik Komitesi dünyada saygınlığı olan komitelerden biri.”

Av. Mert Yaşar’da konuşmasında adil yargılanma hakkı, Türk sporunun yapısı, spor disiplin ve tahkim kurulları ve yeni anayasa değişikliğinde sporun konumu başlıklarına değindi.

Yaşar, konuşmasında sporun kuralları ve anayasadaki yer ile ilgili şu tespitlere yer verdi; “Adil yargılanma hakkı bağımsız mahkemeler tarafından insan haklarına uygun olarak, savunma hakkınız sonsuza kadar korunarak yargılanmanızdır. Kanunsuz suç olamaz. Şu anda dünyada spor, ülkelerin olimpiyat komitelerinin ve paralimpik komitelerinin yönetimindedir ve bağımsız federasyonlar bu komitelerin koordinasyonuyla sporu birlikte yönetirler. Devlet spora müdahale etmez. Türkiye’de ise devlet bütün sporun yöneticisi konumundadır. Bağımsızlık ve tarafsızlık kesinlikle söz konusu değildir. Genel müdürün iradesiyle oluşmuş bir tahkim kurulu genel müdürün tasarrufları aleyhine karar alamaz. Federasyon başkanını belli kulüpler seçer. Kulüplerce seçilmiş bir federasyon başkanının seçtiği tahkim kurulu federasyondan ve kulüplerden bağımsız davranamaz. Anayasa Mahkemesi hakim ve savcıların tahkim kurulunda görev yapamayacağını karar altına aldığı halde anayasaya aykırı olarak kurullar oluşmaktadır. SGM ve TFF tahkim kurulları adil yargılama yapmamaktadırlar. Kanunsuz cezalar verebilmekte, savunma alınmadan, duruşma yapmadan karalar almakta ve bunu hukuki denetimden kaçırmaktadır. Bu kararlara karşı çıkamıyoruz. Anayasa Mahkemesi iki karar verdi. SGM tahkim kurulu idari bir kuruldur ve idari yargıya tabidir. TFF tahkim kurulu kurabilir ancak yargıya gitmeyi yasaklayamaz. Ancak Anayasa Mahkemesinin bu kararına karşı, tahkim kararları kesindir yargıya gidilemez hükmünü anayasaya koydular. Hiçbir ülkede tahkim kurulu kararlarının mahkemeye gitmesini engelleyen bir hüküm yok. Yeni anayasa önerisinde de yargı denetimini yasaklayan maddeler var ve bunlara karşı uyanık olmalıyız.”

Soru ve cevaplarla devam eden panel plaket töreni ve kokteyle sona erdi.

Paylaşın:
Etiketler: » » » » » » »
#

SENDE YORUM YAZ