logo

CHP ‘Hatay’a Sahip Çıkıyoruz’ Çalışma Grubu Hatay’da Açıklama Yaptı 

CHP ‘Hatay’a Sahip Çıkıyoruz’ Çalışma Grubu Hatay’da Açıklama Yaptı 

CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan başkanlığında Hatay’a giden  ”Hatay’a Sahip Çıkıyoruz Çalışma Grubu”, il başkanlığında basın toplantısı yaptı.

CHP’nin Hatay Büyükşehir Belediyesi seçimlerinin iptaline yönelik itirazının YSK tarafından reddedilmesinin ardından kurduğu ”Hatay’a Sahip Çıkıyoruz Çalışma Grubu“, CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan başkanlığında Hatay’a gitti.

CHP ”Hatay’a Sahip Çıkıyoruz Çalışma Grubu”, Rezerv alan uygulamaları ve hak ihlalleri ile ilgili CHP Hatay İl Başkanlığı‘nda basın toplantısı yapıldı.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Murat Bakan, Hatay’da rezerv alan uygulamasına tepki göstererek, “Dramatik bir örnek vereyim; rezerv bölge ilan edilmiş bir yerde bir vatandaşın az hasarlı binası, binasını güçlendirme yapmış, sağlıklı bir konut haline getirmiş. Evin içinde eşyaları varken rezerv alanın tamamı yıkım ihalesine verildiği için içindeki demir ve enkazdan çıkacak diğer değerli ne varsa onlar için, vatandaşın evini yıkıp ekipleri kimseye sormadan yıkıyorlar. Dava konusu olsa ne olur? Devletin en çok hassas göstermesi gereken yer deprem bölgesidir. Bu hassasiyet buralarda gösterilmiyor” dedi.

CHP Genel Merkezi’nin oluşturduğu “Hatay’a Sahip Çıkıyoruz Çalışma Grubu” Heyet Başkanı, MYK Üyesi ve İzmir Milletvekili Murat Bakan, Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin, İstanbul Milletvekili Ayşe Sibel Yanıkömeroğlu, Mersin Milletvekili Gülcan Kış, Prof. Dr. Bahadır Erdem, CHP Hatay Milletvekili Servet Mullaoğlu, CHP Hatay İl ve İlçe Yöneticileri ile basın toplantısı yaptı.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Bakan, yaptığı konuşmada, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Hatay’ı ”şahsi meselesi olarak gördüğü” için CHP’nin de Hatay’ı şahsi meselesi olarak gördüğünü kaydetti. Bakan, şunları kaydetti:

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Murat Bakan başkanlığında; Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin, İstanbul Milletvekili Ayşe Sibel Yanıkömeroğlu, Mersin Milletvekili Gülşan Kış ve Bahadır Erdem’den oluşan “Hatay’a Sahip Çıkıyoruz Çalışma Grubu” Hatay’da basın toplantısı yaptı.

Bugün burada; Sayın Genel Başkanımız Özgür Özel’in talimatı ve sayın Genel Sekreterimiz Selin Sayek Böke’nin koordinasyonunda bir çalışma yürütüyoruz. Çalışma Grubu’nun ismi, “Hatay’a Sahip Çıkıyoruz.” Sadece bizden ibaret değil, bugün buraya biz beş kişilik bir heyetle geldik. Heyet Başkanı olmaktan onur duyduğum bir heyetten bahsediyorum. İhtisas sahibi arkadaşlarımız var, aramızda. Sayın Müzeyyen Şevkin, Adana milletvekilimiz, doktor, yüksek jeoloji mühendisi Sayın Ayşe Sibel Yanıkömeroğlu, İstanbul Milletvekilimiz, yüksek inşaat mühendisi. Sayın Gülcan Kış, Mersin Milletvekilimiz, inşaat mühendisi. Sayın Bahadır Erdem, son derece alınanda yetkin, hepiniz tanıyorsunuz, bir hukuk profesörü. İki hukukçu, üç mühendis geldik. Üç tane de burada il vekili arkadaşımız var, Hatay milletvekili arkadaşlarımız ve Defne Belediye Başkanımız da aramızda.

31 Mart 2024 yerel seçimlerinin ardından CHP olarak farklı uzmanlıklardan oluşan, farklı heyetlerle çalışmaya başladık. Diğer illerde olmayan bir çalışma bu. Sadece Hatay’a özel bir çalışma.

6 Şubat depremi, 11 ili etkiledi. Ancak Hatay’da yarattığı yıkımı hiçbir yerde yaratmadı. Hatay Anadolu’nun, biliyorsunuz en eski yerleşimlerinden birisi. Üç dinin inananına ev sahipliği yapan, hepsinin kardeşçe yaşadığı, birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış. Bu kent adeta yok oldu.

Biz burada, tüm sorunları yerinde tespit etmeye ve çözüm önerilerimizi oluşturmaya geldik.

Sağlık ve sağlıklı çevre hakkı ihlaline ilişkin sorunlar var. Hatay’da sosyal ve ekonomik zorluklar var. Şiddet olaylarında ciddi artış var. Uyuşturucu kullanımında bir nesli tehlikeye atacak derecede artış var. Hatay’da ciddi bir yönetim sorunu var. Hatay Valisi ve iktidar, süreci kapsayıcı şekilde götürmüyor. Sivil Toplum Örgütlerinin, meslek odalarının ve siyasi partilerin düşünceleri alınmadan; tek bakış açısı ile süreç yürütülüyor. Ve bunun yarattığı sıkıntılar var.

Rezerv alan ve konut politikaları ile ilgili sorunlar var. Depremin ardından geçen 15 aylık süreçte Hatay’da 188 konteyner kent olduğunu, buralarda kimine bin kiminde onbinlerce insan yaşadığını belirtmek gerekir. Hatay bir konteyner kente dönüşmüş durumda. Şu ana kadar yapılması gereken 140 bin konut varken, sadece 3 bini yapılabilmiş. Bunların kaçında insan oturuyor bilemiyoruz. 20 bin konutun ihalesi yapılmış. Aslında bakarsanız aradan 1 yıldan uzun zaman geçmesine rağmen sorun yerinde duruyor.

Zaman geçmesine rağmen geride duruyor. Biz sorunları tespit etmek amacıyla, sokakta halkla görüşmeler yaptık. Sivil Toplum Örgütleri ile görüşmeler yaptık,. Tüm meslek odalarını bünyesinde barındıran HAMOK (Hatay Akademik Meslek Odaları Koordinasyon Kurulu) ile belediye başkanlarımız ile Hatay Barosu ile Meclis üyelerimizle görüşmeler yaptık. Bu görüşmelerin sonunda yaşanan sorunları sizlerle paylaşmak istiyoruz.

Burada sorunların başlangıcını biz, depremin arkasından Cumhurbaşkanı’nın ‘Bir yıl içinde, konutları yapacağız, teslim edeceğiz’ sözüyle başladığını düşünüyoruz. Çünkü bir planlama süreci olmadan hızlandırılmış olarak başlayan süreç; tüm müzakere, istişare ve planlama süreçlerinin geride bırakılmasına sebep oldu. Burada Hatay’ın talep ettiği; özellikle meslek odalarının, sivil toplum örgütlerinin ve siyasi partilerin talep ettiği; nitelikli geçici konutlar yapılmadı. Ve insanlar 20 metrekarelik, içinde duşu tuvaleti olmayan, birçoğunun; konteynerlere mahkum edildi.

Türk Tasarım Vakfı’nın yaptığı bir proje var. Bu proje, tüm Hatay nezdinde düşündüğünüzde sadece 6 bin konutluk bölgeyi kapsıyor. Bu projenin de eleştirilecek tarafları var. Ama bu projeye ilişkin de ne, nereye yapılacak, ne kadar yapılacak belli değil. Projenin maliyetinin yüksek olduğu ve yapılmayacağına ilişkin, Bakanın da bunu eleştirdiğine ilişkin birtakım sözler duyuyoruz.

140 bin konutun tünel kalıp sistemi ile TOKİ mantığı ile yapılması planlanıyor. Adeta legolardan oluşan bir kentten bahsediyoruz, kibrit kutusu gibi kentlerden bahsediyoruz. Halbuki bu kent tarihi ile kültürü ile buranın kendi öznel, 1500 yıllık geleneksel bir tarihi mimari yapısı olan bir kent… Korunması gerekir, ona uygun binaların yapılması gerekir. Bunu doğru bulmuyoruz, eleştiriyoruz.

Plansızlık… Depremin yıkamadığı 557 tescilli yapının 1500 yıllık geleneksel yapı tekniği ile yapılmış yapıların Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Kültür Bakanlığı eliyle yıkılmış olmasıdır. Tarihi bölgede ayakta kalan, depremde ayakta kalan binaları da yıktılar.

Rezerv alan ile ilgili sıkıntılar var. Bunları sizlerle paylaşmak istiyoruz. Rezerv alan ile ilgili en önemli sıkıntı belirsizlik. Neresi olacak, hangi kriterlerle belirlenecek… Bunlar, hiç istişare yapılmadan  bakanlık eliyle ilan ediliyor.

Orada da az hasarlı binaların olduğu, hasarsız binaların olduğu bölgeler de rezerv alan olarak ilan ediliyor. Burada da birtakım sıkıntılar var.

Örneğin şöyle söyleyelim; az hasarlı binanız var, devlet dedi ki, ‘binanı sen güçlendirebilirsin’, onay verdi projene, binanı güçlendirdin. Şimdi o binanın mülkiyet hakkı askıya alınmış durumda, rezerv alan ilan edildiği için. Orada az hasarlı binalar ve hiç bina yapılmamış parsel sahiplerinin sorunları var. Onlar da bu belirsizlikten etkileniyorlar. Ne olacağını, kendi gelecekleri ile ilgili, evlerine zor koşullarda, deprem koşullarında yaptıkları masrafları nasıl alacaklarını ne yöntemle alacaklarını, hangi hukuki dayanağa göre alacaklarını bilmiyorlar.

Burada devletin, devlet vasfının gereği olarak deprem bölgesine hassas olması gerekir. Orada bu hassasiyetin gösterilmediğini görüyoruz. Dramatik bir örnek vereyim: Rezerv bölge ilan edilmiş bir yerde bir vatandaşın as hasarlı binası… Binasına güçlendirme yapmış, sağlıklı bir konut haline getirmiş, evin içinde eşyaları varken, rezerv alanın tamamı ihaleye verildiği için, yıkım ihalesine… İçindeki demir ve enkazdan çıkacak diğer değeri ne varsa onlar için… Vatandaşın evini, as hasarlı güçlendirilmiş evini gelip yıkım ekipleri, kimseye sormadan yıkıyorlar. Dava konusu olsa ne olur? Devletin en çok hassasiyet göstermesi gereken yer, deprem bölgesidir. Bu hassasiyet buralarda gösterilmiyor.

itvhaber

Paylaşın:
Etiketler: » » » » »
#

SENDE YORUM YAZ