logo

ÇOCUKLARIN, KENDİLERİ İÇİN DOĞRU KİTABA ULAŞAMADIĞI 38. TÜYAP ‘KİTAP ŞENLİĞİ’ SONA ERERKEN…

ÇOCUKLARIN, KENDİLERİ İÇİN DOĞRU KİTABA ULAŞAMADIĞI 38. TÜYAP  ‘KİTAP  ŞENLİĞİ’ SONA ERERKEN…

2-10 Kasım 2019 tarihleri arasında, Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş. (TÜYAP)  tarafından Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliği ile düzenlenen 38. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı, Beylikdüzü’nde, (TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde) bugün sona eriyor.

     Anımsanacağı üzere, Tüyap İstanbul Kitap Fuarı, 1982 yılında Hilton’un sergi salonunda başladı. 20 küsur yayınevi ve 16 bin ziyaretçiyle başlayan fuara,  bugün bine yakın yayınevi, bir milyona yakın izleyici katılıyor.  Bu sıkışmadan dolayı bugün çocuklar için ayrı bir fuar öneriliyor, tartışılıyor.

      Her yıl giderek artan sayıda yayınevi ve ziyaretçinin katıldığı kitap fuarı, Tepebaşı’ndaki Sergi Sarayı’na sığmadığı, çevresel yakınmalara  yolaçtığı  söylenmeye başlayınca  TÜYAP  bu  gurbete çıkmak zorunda kaldı.      Durum, Ayrıntı Yayınları’ndan İlbay Kahraman’ın dediği gibi, “Neredeyse İstanbul dışında Tekirdağa’a yakın bir yerde kitap fuarı yapıyorsunuz. Günlük sekiz saat mesai yapan bir insan gidiş geliş 4 saat yol yaparak buraya erişmek durumunda.”

  TÜYAP Basın ve Halkla İlişkiler Dairesi Genel Koordinatörü Deniz Kavukçuoğlu, Beylikdüzü’ne taşınmanın yayınevlerinin önerisi olduğunu söylese de karşı görüşte olanlar da az değil.

Başlangıçta her yere eşit uzaklıkta, İstanbul’un göbeği diyeceğimiz Beyoğlu – Tepebaşı’ndaydı bu uluslararası özelliği de olan TÜYAP İstanbul Kitap  Fuarı.  Sonradan, bir ülke kadar büyük İstanbul Metropolü’nün  en Batı’da bir sınır ilçesi olan Beylikdüzü’ne  adeta sürülmüş olan bu şenliğin toplumsal yararı ya da başarısı tartışılamaz. 

    (Zaten  bir bakıma başarılı olduğu için de sürülmüştür. Bizde hiçbir başarı cezasız kalmaz çünkü ve bu yargı da böylece doğrulanmıştır.)

       Sürülmüş dedim çünkü maddeci bakışla rantsal değeri çok yüksek olan bu en merkezi yeri, kitaba, kültüre, sanata  yedirmezlerdi.

        KİTAP BAYRAMI YA DA KİTAP ŞENLİĞİ        Benim, ‘fuar’ yerine Türkçe karşılığı da olabilecek, kitap bayramı ya da kitap şenliği demeyi yeğlediğim bu olağanüstü etkinlik  haftasını, sağladığı kültürel kazanımı ve toplumsal faydası bağlamında değerlendirmekte yarar var.

Dışardan bakınca sevindirici görüntü, içerden bakınca pek de o kadar değil.

        Ayrıntı Yayınları’ndan İlbay Kahraman, çocukların kitaplarla buluşmasının önemli olduğunu ancak bunun eğitimciler ve TÜYAP yöneticilerince  doğru planlanmadığını şöyle dile  getiriyor : “Buraya çeşitli okulardan öğrenciler otobüslerle taşınıyor ama çok plansız. Fuar yönetimi, ‘Fuar’a 600 bin çocuk getiriyoruz.’ diyor. Ancak bu çocuklara hangi hizmetler veriliyor? En temel konular bile düzenlenmeden çocukları buraya getiriyorlar. Çocuklar yerlerde oturuyor. Banklar yok. Tuvaletler yetersiz ve çocukların boylarına uygun değil, hijyenik değil. İçecek suyu yok, çocuklar buraya ceplerinde beş lira ile geliyor su 3 lira… Çocuk burada perişan oluyor.” 

       3-  4 yıl önce   13 yaşındaki bir çocuğun kitap çaldığı iddiasıyla üzerinin arandığı  ortaya çıkmıştı. Çocuğun  kitap çalmadığı anlaşılınca, aile yakınları ile stant çalışanlarıyla tartışmış,  bunun üzerine can yayınları   özür dilemiş ve bu çalışanlarıyla yollarını ayırmıştı.

     KİTAP FUARLARI ÖĞRENCİYİ DÖNÜŞTÜRMELİ

      Kitap fuarlarından, öğrenciyi, toplumu dönüştürmesi beklenir. Bunun tersine döndüğü, öğrencilerin  ya da okumayan toplumun   kitap fuarını dönüştürdüğüne tanık olacağı bu gidişle.  Kitap fuarları   test kitabı satılan,  ayraç dağıtılan,  fal bakılan yerlere dönüşüyor.

         İletişim Yayınları’ndan Kıvanç Koçak, yaptığı açıklamada, çocukların kitapla kurdukları ilişkinin yıldan yıla nasıl dönüştüğünü aktarıyor ve bu dönüşümün iyiye işaret olmadığına dikkat çekiyor.

“Çocukların kitapla ilişkisi, öğretmenlerin ellerine tutuşturdukları listelerden ibaret” diyen Koçak yıldan yıla kötüye gidişi en yakın fuarlarda gözlemlediklerini belirtiyor: “Yıldan yıla çocuklar arasında kitapla kurulan ilişki zayıflıyor. Öğrenciler artık öğretmenlerin önerdiği bir kitabın en incesini yani aslında özetini arıyor.” 

       Öğrenciler ise kitap hakkında görüşlerinde gayet açık sözlü. “Buraya öğretmenlerimin zoruyla geldik” diyen de var, “Okuma kitabı da sevmiyorum test kitabı da” diyen de… Orta okul yaşındaki Yasin ise “Kitap zaman kaybı” diyor. Zamanını neyle değerlendiriyorsun dediğimizde ise bir yanıt veremiyor. 

KİTAP DANIŞMA  MASASI

   Okuma Kültürü  Araştırması  alanında çalışan bir eğitimci olarak, sözü çok uzatmadan çözüme gelmek istiyorum. TÜYAP İstanbul Kitap   Fuarı gibi  bu olağanüstü düzenlemeden en üst yararı sağlamak için yukarıda sayılan eksikliklerin tamamlanması  yanında,  fuarın girişinde, okuma kültürü konusunda çalışan, kütüphaneci, Türkçe, yazın öğretmenlerinden oluşan bir kitap danışma masası bana zorunlu gibi geliyor.  Bunun nasıl olacağını daha  önce ayrıntılı yazmıştım. Şu kadarını  belirteyim ki, kitap adına  ya da kapak  tasarımına bakarak aldıkları bir kitabı evde ıkına sıkına okumaya çalışan ve yarım bıraktığı gibi bir daha kitap mı tövbe diyen çocuk sayısı az deği. Oysa Okuma Araştırması bilimi diyor ki  her okuyucuya göre bir kitap, her kitaba göre bir  okuyucu vardır.  Bir kişiye kitap  önermek bir hastaya ilaç önermeye benzer.                                                                               Ferhat Özen

Paylaşın:
Etiketler: » » » »
#

SENDE YORUM YAZ