logo

UĞUR’SUZ 28 YIL


Coşkun Özdemir
prof.coskunozdemir@gmail.com

28 yıldan beri omuz başımızda boşluğunu duyduğumuz yurtseverliğin simgesi o yiğit devrimciyi bugünkü ortamda ne kadar çok anıyor, ne kadar çok özlüyoruz. Evet, yıllardır ülkemin Atatürk’ten, aydınlanmadan çağdaşlıktan uzaklaşarak cumhuriyet karşıtı bir iktidarın ve dış güçlerin güdümünde bir karanlığa doğru, dinci bir toplum yapısına doğru sürüklenişine tanıklık ederken, Uğur Mumcu’yu sancılı bir özlemle anmamak mümkün mü ?

Vurgunları, soygunları, yolsuzlukları, Deniz Feneri ve benzerlerini, dinci bir yapılanmanın kararlı adımlarını izledikçe, Uğur’u hatırlıyoruz. Yıllarca aydın yaftalı, AKP’ye demokrasi misyonu biçen, soldan dönme, emperyalizmi lügatlarından çıkarmış sahtenin sahtesi sözde bir ileri demokrasiyi alkışlayan, (son gelişmelerle çok geç kalmış dönüşler sergileyen) liberalleri ikinci cumhuriyetçileri okuyup dinledikçe, Uğur rüyalarımızda karşımıza çıkıyordu.. Türkiye’de sosyal devletin, laikliğin, bağımsızlığın kökünü kazıyanların güç kazandığını görüp yaşadıkça, andık onu.. Töre cinayetler, kadın cinayetleri ile birbiri ardı sıra yitirdiğimiz gencecik, günahsız genç kızlarımızın acısı yüreğimizi dağlarken keşke, Uğur bizimle olsaydı diye düşündük..

Yakın dostlarımız İlhan Selçuk, Mustafa Balbay, Tuncay Özkan ile birlikte generallerin, profesörlerin, gazetecilerin sabah karanlığında bir baskınla ve hoyratça gözaltına alındığı, yaşam mücadelesi veren sevgili Türkan Saylan’ın evine polis baskını yapıldığı uğursuz günlerde olduğu gibi yakınlarda ondan ilham alarak yiğitçe mücadele veren iki Barış ve Müyesser Yıldız hapse girerken yine, Uğur’u andık…Yıllardır masum protesto ve gösterilerde yerlerde sürüklenen ve coplanan genç çocuklarımıza, o tertemiz gezi çocuklarına reva görülen şiddeti izledikçe yaşasaydı Uğur’un, bu zulmün bu haksızlıkların nasıl üzerine gideceğini geçiriyoruz aklımızdan. Yıllar önce Cumhuriyetten, bağımsızlıktan, aydınlanmadan, laik, soysal hukuk devletinden yana Atatürk’ün akıl ve bilim mirasını, özümsemiş milyonların gerçekleştirdiği o görkemli cumhuriyet mitinglerine katılanları, destek verenleri, darbe yandaşları olarak suçlayanlar aklımıza herkesten çok onu getirmişti.. İki şeriatçı. Örgütün suç ortaklığını izleyen günlerdeki kapışmalarını kimbilir nasıl ele alacak nasıl irdeleyecekti…Sağ olsaydı ne büyük bir heyecanla o yürek soğutucu yazılarını okuyacaktık..

2000’lerde Küba’da bir süre kalıp orada 60 yıldan beri ambargo altındaki bu ülkede kapitalizme ve emperyalizme karşı nasıl bir direnç oluşturulduğuna yakından tanık olduğumda, yine bu bağımsızlık savaşçısı antiemperyalist büyük gazeteci, büyük yazar Uğur Mumcu ile birlikte Küba’nın efsanevi lideri Fidel Castro’nun ”sizin Atatürk’ünüz var. Başka bir lider aramaya ihtiyacınız yok” deyişini hatırladım. Onunla paylaşmak istedim duygularımı.. Emperyalizmin oyunlarına alet olan, ülke yöneticilerinin aymazlığında, ırkçılığa, dinciliğe ilkelliğe sürüklenen yurdumun ve halkımın yoksunluklarını ve birer birer vurulup öldürülen Abdi İpekçi, Ahmet Taner, Muammer Aksoy, Cavit Orhan, Ümit Doğanay, Bahriye Üçok, Hrant Dink ve daha nice değerlerimizi andıkça sağduyu ve vicdan sahibi halkımla birlikte utanç duyuyorum…Uğur 70’li yıllarda Türkiye’nin gençleri sağ ve sol kamplara ayrılarak birbirlerini öldürürken, bu çatışmada kullanılan silahların Bulgaristan yolu ile aynı kaynaklardan geldiğini ve iki tarafa servis yapıldığını ispatlıyordu. Ayakları yere basmayan gerçekleri göremeyen bir grup sözde sözde solcu, onu sosyalist bir ülkeyi karalamakla suçluyordu. O ise benzersiz bir çaba ve çalışkanlıkla teröristlerle, silah ve uyuşturucu madde kaçakçıları ile siyaset, ticaret, tarikat üçgeni ile mücadele veriyordu.

Hayatta olsa idi bizim gibi onun ardından Türkiye’nin ne kadar çok dönek, iki yüzlü, çıkarcı, riyakar, işbirlikçi, fikir ve düşünce fahişesi, beyninin ışığını satışa çıkaran insan yetiştirdiğine tanık olacak, mücadele alanını genişletmek zorunda kalacaktı. Gözleri ile birlikte vicdanlarını da gerçeklere kapatarak hukuksuzluk, adaletsizlik ve zulüm üreten bir sahte demokrasiyi alkışlayan sahte solculara karşı, en anlamlı mücadeleyi o verecekti.. Ailemizin Paşa eniştesi kurtuluş savaşımızın önde gelen büyük ismi Kazım Karabekir’in en yakışıksız bir şekilde sağcılar tarafından kendi ideolojileri için istismarını yine Uğur Mumcu önlemiş paşanın kızları kuzinlerim Hayat ve Emel’le ile görüşmeler yaparak yaratılan yapay Atatürk Karabekir ihtilafına son vermiş bir de kitap yazmıştır. Yıllardır o iki kahramanı birlikte anmayı, ailenin anlayışına ve ona borçluyuz. Hiç bir zaman, hiç bir yerde eksik olmayan yurt ve insanlık düşmanları, onun vücudunu 28 yıl önce yok ettiler. Şimdi o yürekli, o yiğit insanın yitirdiğimiz tüm yurtseverler adına yükselttiği haykırış tüm namuslu yurtsever insanların kulaklarında çınlıyor… Cenazesi ardından İlhan Selçuk’la yağmur altında yürürken sevgili İlhan Selçuk’un “Coşkun bu büyük kalabalık dağılır” deyişini hiç unutmuyorum. Ben bu ileri yaşlarımda onunla ilgili önceliklerime yer verdim. Kuşkusuz onu başka yazarlar başka özelliklerine dikkat çekecektir.

“Vurulduk ey halkım unutma bizi, göz göre göre öldürüldük, Emperyalizmin ahtapot kollarına teslim edilen ülkemizin, bağımsızlığı için kan döktük sokaklara. Kurtuluş savaşında emperyalizme karşı dalgalandırdığımız bayrağımızı daha da dik tutabilmekti bütün çabamız. Korkmadan öldük ey halkım unutma bizi. Bir gün mezarlarımızda güller açacak ey halkım unutma bizi. Bir gün sesimiz hepinizin kulaklarında yankılanacak ey halkım unutma bizi!. Özgürlüğe adanmış bir top çiçek gibiyiz, şimdi hep birlikteyiz ey halkım unutma bizi, unutma bizi, unutma bizi!..Onun sesini duyuyor musun, onu anlıyor musunuz? Ey halkım unutma Uğur’u”…

28 yıl önce içimizden yüreğimizden bir parça olarak koparılan bu yiğit insan bizim için, bizim bağımsızlığımız için, sömürüyü, emperyalizmin oyunlarını önlemek için, insanca yaşayabilmemiz için can verdi. Onun sesini, onun haykırışını duyuyor musunuz? Sevgili UĞUR bugün milletçe bir kopuş, bir parçalanış, bir kutuplaşma bir ilkesizlik yaşıyoruz. Gazeten bütün baskılara karşın devrimleri laikliği, aydınlanma ve bilimi, emekçiyi savunmaya devam ediyor. Nurlar ışıklar içinde uyu.. Ey halkım unutma onu..

Prof. Dr. Coşkun Özdemir

Paylaşın:
Etiketler: » » » »
Share
#

SENDE YORUM YAZ

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI

  • Yüksek Seçim Kurulu Ataşehir’de Başkanlık İçin Yarışacak Adayları Açıkladı

    06 Mart 2024 Ataşehir, Ataşehir Belediyesi, Gündem, Köşe Yazıları, Manşet, Siyaset, Son Dakika, Üst Manşet

    Yüksek Seçim Kurulu (YSK) 31 Mart 2024 Pazar günü yapılacak olan Yerel Seçimlerde Ataşehir Belediye Başkan adaylığı başvurusu kabul edilen isimleri açıkladı. Recep Kenan / itvhaber.com 31 Mart 2024 Yerel Seçimlerinde Ataşehir Belediye Başkan adaylığı başvurusu yapanlardan Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından adaylığı kabul edilen isimleri açıkladı. Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından yapılan açıklamada, 31 Mart yerel seçimleri Ataşehir Belediye Başkan adaylığı kesinleşen isimler ilan edildi. ATAŞEHİR’DE 1 BAĞIMSIZ 19 ADAY SANDIK Y...
  • ‘CHP İstanbul İlçe Başkan Adayları Netleşiyor’ mu?

    17 Aralık 2023 Köşe Yazıları

    Önceki gün toplanan CHP Parti Meclisi (PM) toplantısında belirlenen 4 Büyükşehir Başkan adayı ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı da açıklandı. Recep Kenan / itvhaber.com CHP Parti Sözcüsü Deniz Yücel tarafından CHP Parti Meclisi (PM) toplantısının ardından yapılan açıklamada, 4’ü Büyükşehir, 6 il ile birlikte 227 seçim bölgesinin belediye başkan adayının belirlendiği kaydedildi. CHP’nin 31 Mart 2024 yerel seçimleri belediye başkan adaylarının bir bölümünün ay sonuna kadar, kalan adaylıkların ise; anket, eğilim yoklaması ya ...
  • SEN ÖLMEDİN Kİ!

    09 Kasım 2023 Köşe Yazıları

    Yıl bin dokuz yüz otuz sekiz. Kasım’ın onu. Hatta saat dokuzu beş geçiyor. Dolmabahçe’deve ülkede matem havası. Bedenen bitmiş bir yaşam süreci ama fikren bitmemiş ve hiç tebitmeyecek bir zaman süreci. Çünkü, bir söylevinde şöyle diyordu Gazi Mustafa Kemal Atatürk;“Benim naçiz vücudum bir gün toprak olacaktır fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebetyaşayacaktır.” Başka bir söylevinde de “Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek demekdeğildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir.” İşte bu söylevlerine ...
  • YÜZÜNCÜ YILINDA CUMHURİYET

    28 Ekim 2023 Köşe Yazıları

    Yıl bin dokuz yüz yirmi üç hem de yirmi dokuz ekim. Hatta bir gün öncesi, yirmi sekiz ekimde. Gazi Mustafa Kemal devleti yönetecek kadrolarıyla meclis kürsüsünde “Efendiler, yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz.” Tüm meclis olağanüstü bir refleksle alkış tufanına boğulur. Neden mi? Tabi ki, yıllar süren esaret. Özgürlüğe susamışlık. Tek adamlık ve işgalden kurtulmak. Demokrasiye geçmek. Halkın egemenliği. Ve nihayet 29 Ekim’de Cumhuriyet ilan ediliyor.  Demokrasiye geçiliyor. Tek adamlıktan kurtulunuyor. Halkın iktidarı gerç...