Son Dakika
Ataşehir’in Toplu Ulaşım Sorununun Çözümü İçin 209 Sefer Artışı
CHP İl Başkanlığı İBB Meclis Üyeleri Çalıştayı Düzenledi
Ataşehir’de Kent Bostanı, ‘Kendin Yetiştir, Kendin Tüket’
İETT Talepleri Değerlendirerek Ataşehir’deki Hatlara 209 Sefer İlave Etti
Başkan Onursa Adıgüzel, Kardeş Belediye Ziyareti İçin Almanya’da
Ataşehir ’de 2024-2025 Eğitim-Öğretim Yılının İlk Ders Zili Çaldı
29 yıldan beri omuz başımızda boşluğunu duyduğumuz yurtseverliğin simgesi o yiğit adamı Uğur Mumcu’yu bugünkü ortamda ne kadar çok anıyor, ne kadar çok arıyoruz.
Bir Pazar sabahıydı
Ankara kar altında
Zemheri ayazıydı
Yaz güneşi koynunda
Ucuz can pazarıydı
Kalemim düştü kana
Zalimler pusudaydı
Bedenin param parça
Çevirdim anahtarı
Apansız bir ölüme
Şarapnel parçaları
Saplandı ciğerime
Ucuz can pazarıydı
Kan doldu gözlerime
İsimsiz korkuları
Katmadım yüreğime
Bembeyaz doğruları
Yaşadım ölümüne
Uğurlar olsun
Uğurlar olsun
Hüzünlü bulutlar yoldaşın olsun
Bir keskin kalem bir kırık gözlük
Yürekli yiğitler hatıran olsun
ALİ ÇINAR
Sevgili Uğur, sen canımız ciğerimiz her şeyimizdin. Eşsiz benzersiz bir devrimci, örnek bir yurtseverdin. Karşı devrimin adımlarını kaygılar içinde izlerken sen en büyük umudumuz ve tesellimiz oldun. Ama ne çare her geçen yıl sana duyduğumuz özlemi ve ihtiyacı kat be kat arttırıyor.. Bu yazıyı hazırladığım günlerde cumhuriyet gazetesi başlığında Anayasa mahkemesi “LAİK SİSTEM DİYANETTEN KORUNMALI” diyor haberi vardı. Evet ‘SMS ve fax ile boşama yapabilirsiniz. Nişanlılar el ele tutuşması günahtır’ diyen bayramlarımızda Atatürk adını anmayan bir diyanete sahibiz..
Aslında laikliği AKP iktidarından, üniversite rektörlerinden, maarif müdürlerinden, bazı öğretmenlerimizden, el zinası göz zinasından sakınan hakimlerimiz ve generallerimizden hatta muhalefetten de korumamız gerektiğini anladık… Bir de saray sofrasında oturup “Yunan kazansaydı iyi olurdu, saltanat hilafet devam ederdi diyen tarihçiyi hatırlatıp bu bahse ara vereyim..
Şöyle bir geriye bakınca Nazım’ı 13 yıl hapiste tutan, Sabahattin Ali’yi sınırda öldürten, Muammer Aksoy’a, Cavir Orhan Tütengil’e, Ahmet Taner Kışlalı’ya, Abdi İpekçi’ye, Bahriye Üçok, Hrant Dink’e kıyan bir millet, ne hazin ne acıklı değil mi? Atatürk’ün kurduğu gençliğe emanet ettiği laik Türkiye cumhuriyetini yıpratmak hatta yok etmek için iş birliği yapanlar var içimizde…Daha 40’larda halkın gelişmesi iyi bir eğitim görmesi, bilinçlenmesi ve yurdunu sevmeyi öğrenmesinin önünü kestiler çok iyi bildiğin şeyler kuşkusuz. Bu darbelerin en büyüğü idi…
29 yıldan beri omuz başımızda boşluğunu duyduğumuz yurtseverliğin simgesi o yiğit adamı bugünkü ortamda ne kadar çok anıyor, ne kadar çok arıyoruz. Ona ne kadar muhtacız. Evet, yıllardır ülkemin Atatürk’ten, aydınlanmadan çağdaşlıktan uzaklaşarak cumhuriyet karşıtı bir iktidarın ve dış güçlerin güdümünde bir karanlığa doğru, dinci bir toplum yapısına doğru sürüklenişine tanıklık ederken, Uğur Mumcu‘yu hatırlamamak olabilir mi? Vurgunları, soygunları, yolsuzlukları, Deniz Fenerini , cübbeliyi, yukarıda andığım tarihçiyi dinci bir yapılanmanın kararlı adımlarını izledikçe, hep Uğur’u anmak geliyor içimizden. Yıllardır aydın yaftalı, AKP’ye demokrasi misyonu biçen, soldan dönme, emperyalizmi lügatlarından çıkarmış, sahtenin sahtesi sözde bir ileri demokrasiyi alkışlayan, son yıllarda çok geç kalmış dönüşler sergileyen liberalleri okuyup dinledikçe, yine Uğur’u ne çok özledik..
Türkiye’de sosyal devletin, laikliğin, bağımsızlığın kökünü kazıyanların güç kazandığını görüp yaşadıkça, Uğur vardı gözümüzün önünde.. Töre cinayetler, kadın cinayetleri ile birbiri ardı sıra yitirdiğimiz gencecik, günahsız genç kızlarımızın acısı yüreğimizi dağlarken ve bunlara eklenen yıllardır süregelen terrörle yitirdiğimiz gencecik insanların onulmaz acısını yaşarken her açıdan ülkenin ortaçağa sürüklenişinin orduya kurulan kumpasın tanıkları olurken keşke, Uğur bizimle olsaydı diye düşünüyoruz. Yakın dostlarımız sevgili İlhan Selçuk, Mustafa Balbay, Tuncay Özkan ardından cumhuriyet ve sözcü yazarları ile birlikte yüzden fazla gazetecinin sudan sebeplerle ve gazetecilik faaliyetleri nedeni ile tutuklandığı yıllarca hapiste tutulduğu , emekli generallerin, profesörlerin, sabah karanlığında bir baskınla ve hoyratça gözaltına alındığı, yaşam mücadelesi veren sevgili Türkan Saylan’ın evine polis baskını yapıldığı uğursuz günlerde hep, Uğur’u hatırladık.
Yıllardır masum protesto ve gösterilerde yerlerde sürüklenen ve coplanan genç çocuklarımıza, o tertemiz gezi çocuklarına reva görülen şiddeti izledikçe yaşasaydı. Uğur’un, bu zulmün bu haksızlıkların nasıl üzerine gideceğini geçiriyoruz aklımızdan. Yıllar önce Cumhuriyetten, bağımsızlıktan, aydınlanmadan, laik, soysal hukuk devletinden yana Atatürk’ün akıl ve bilim mirasını, özümsemiş milyonların gerçekleştirdiği o görkemli cumhuriyet mitinglerine katılanları, destek verenleri, darbe yandaşları olarak suçlayanlar aklımıza herkesten çok Uğur’u getirmişti.. İki cumhuriyet laiklik karşıtı, örgütün Akp ve Fetullahçıların suç ortaklığını izleyen kapışmalarını kimbilir nasıl ele alacak nasıl irdeleyecekti. Sağ olsaydı ne büyük bir heyecanla o yürek soğutucu yazılarını okuyacaktık. Bahçeli’nin AKP yandaşlığını kimbilir nasıl anlatacak ve yorumlayacaktı? Birkaç yıl önce Küba’da bir süre kalıp orada 50 yıldan beri ambargo altındaki bu ülkede kapitalizme ve emperyalizme karşı nasıl bir direnç oluşturulduğuna yakından tanık olduğumda, yine bu bağımsızlık savaşçısı antiemperyalist büyük gazeteci, büyük yurtsever Uğur Mumcu ile birlikte Küba’nın efsanevi lideri Fidel Castro’nun” sizin Atatürk’ünüz var, başka bir lider aramaya ihtiyacınız yok” deyişini hatırladım. Onunla paylaşmak istedim duygularımı. Emperyalizmin oyunlarına alet olan, ülke yöneticilerinin aymazlığında, ırkçılığa, dinciliğe ilkelliğe sürüklenen yurdumun ve halkımın zavallılığını Ergenekon ve Balyoz adlı sahte davaları, 15 temmuz hain ve cahillerin darbe girişiminde yitirdiklerimizi daha nice değerlerimizi andıkça sağduyu ve vicdan sahibi halkımla birlikte utanç duyuyorum..
Uğur 70’li yıllarda Türkiye’nin gençleri sağ ve sol kamplara ayrılarak birbirlerini öldürürken, bu çatışmada kullanılan silahların Bulgaristan yolu ile aynı kaynaklardan geldiğini ve iki tarafa servis yapıldığını ispatlıyordu. Ayakları yere basmayan gerçekleri göremeyen sözde sosyalist bir grup, onu sosyalist bir ülkeyi karalamakla suçluyordu. O ise benzersiz bir çaba ve çalışkanlıkla teröristlerle, silah ve uyuşturucu madde kaçakçıları ile siyaset, ticaret, tarikat üçgeni ile mücadele veriyordu.
Hayatta olsa idi bizim gibi onun ardından Türkiye’nin ne kadar çok dönek, iki yüzlü, çıkarcı, riyakar, işbirlikçi, fikir ve düşünce fahişesi , beyninin ışığını satışa çıkaran insan yetiştirdiğine tanıklık edecek, mücadele alanını genişletmek zorunda kalacaktı. Gözleri ile birlikte vicdanlarını da gerçeklere kapatarak hukuksuzluk, adaletsizlik ve zulüm üreten bir sahte demokrasiyi alkışlayan sahte solculara karşı da en anlamlı mücadeleyi o verecekti.
Hiç bir zaman, hiç bir yerde eksik olmayan yurt ve insanlık düşmanları, onun vücudunu 29 yıl önce yok ettiler. Milletimiz adına ne utanç verici olaylar yaşadık. Şimdi o yürekli, o yiğit insanın yitirdiğimiz tüm yurtseverler adına yükselttiği haykırış tüm namuslu yurtsever insanların kulaklarında çınlıyor… Cenazesi ardından İlhan Selçuk’la yağmur altında yürürken sevgili İlhan’ın “Coşkun bu büyük kalabalık dağılır” deyişini de hiç unutmuyorum.
“Vurulduk ey halkım unutma bizi, göz göre göre öldürüldük, Emperyalizmin ahtapot kollarına teslim edilen ülkemizin, bağımsızlığı için kan döktük sokaklara. Kurtuluş savaşında emperyalizme karşı dalgalandırdığımız bayrağımızı daha da dik tutabilmekti bütün çabamız. Korkmadan öldük ey halkım unutma bizi. Bir gün mezarlarımızda güller açacak ey halkım unutma bizi. Bir gün sesimiz hepinizin kulaklarında yankılanacak ey halkım unutma bizi!. Özgürlüğe adanmış bir top çiçek gibiyiz, şimdi hep birlikteyiz ey halkım unutma bizi, unutma bizi, unutma bizi!.
Onun sesini duyuyor musun, onu anlıyor musunuz? Ey halkım unutma Uğur’u!
29 yıl önce içimizden yüreğimizden bir parça olarak koparılan bu yiğit insan bizim için, bizim bağımsızlığımız için, sömürüyü, emperyalizmin oyunlarını önlemek için, insanca yaşayabilmemiz için can verdi. Onun sesini, onun haykırışını duyuyor musunuz ? Ey halkım unutma onu!
Prof. Dr. Coşkun Özdemir
Etiketler: Laik Sistem » Muammer Aksoy » Sabahattin Ali » Suikast » Uğur Mumcu » Uğur'suz 29 YılİLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER KÖŞE YAZILARI
06 Mart 2024 Ataşehir, Ataşehir Belediyesi, Gündem, Köşe Yazıları, Manşet, Siyaset, Son Dakika, Üst Manşet
17 Aralık 2023 Köşe Yazıları
09 Kasım 2023 Köşe Yazıları
28 Ekim 2023 Köşe Yazıları